Sunday, April 28, 2013

Yok

İşin en fena kısmı ne biliyor musunuz? Canın sıkkınsa dostlarınla buluşursun dostlarım yok. Ailenle vakit geçirip mutlu olursun ailem yok. Sevdiğin tatlıyı yersin yok. Sevdiğin yemeği yemek istersin yok. En sevdiğin Cafe'ye gitmek istersin yok. Kuzenlerinle eğlenirsin gülersin o da yok.  Deniz kenarında yürüyüşe çıkarsın Deniz hiç yok. Nedense şu son 5 aydır hiçbir şeyim yok. Yok oğlu yok :) 


Saturday, April 27, 2013

Thursday, April 25, 2013

Happy buseto

Normalde öyle çok da çekmezdi aslında canım lahmacun. Çok da aramazdım ben onu. Sonra 3 hafta önce rüyalarıma girmeye başladı ve bende farkettim ki 6 aydır ayrıyız onunla. Ama ne yapabilirsin ki, Allah'ın bordeaux sunda lahmacun mu bulacaksın? Diyelim ki buldun güzel olmasını mı umacaksın? Kötü olsa bu uyuzlukla yiyebileceğini mi sanacaksın? Ah be buseto ne çektin be yavrum. Derken Ayşe beni öyle bir yere götürdü ki içli köfte, pide, lahmacun, cacık, acılı ezme, ayran , döner, kebap... Yani kısacası siz cennet nedir bilir misinizin cevabı? Lahmacun ile buluşmak ne demektir bilr misiniz? Durun ben söyleyeyim mutlu çocuk çooook mutlu çocuk buseto demektir :) afiyet olsun buseto. 






Monday, April 22, 2013

viennoiserie

Aslına bakarsanız ben pek hoşlanmıyorum croissant ve türevlerinden. Her ne kadar buraya geldikten sonra tereyağının aromasına ve tadına daha da alışsam ve neredeyse hoşlanmaya başlasam bile nedense anlaşamıyordum viennoiseries takımıyla :) ta ki o kursa gidinceye kadar. Bana 4 ülke gezmek mi o kursa gitmek mi diye sorsalar bir an bile düşünmem kursa giderdim! Ve o an farkettim ki aslında ben ev yapımı, taze, çıtır, mis gibi tereyağı kokan o viennoiseries leri seviyormuşum! Eve getirdiklerimi tek bir ses ile bırakmadığım odam da yere oturup her çıtırtıyı duyarak her damla tereyağı kokusunu içime çekerek yedim! Ah tanrım aşık oldum, büyülendim. Sizin de cennete çok yakın hissettiğiniz anlar oldu mu? Benim baya oldu! Ve bana inanın gittiğim bunca kurstan, harcadığım onca emekten ve onca paradan size hangisini en çok tattırmak isterdim sorusunun tek cevabı ; croissant, pain au chocolat ya bir bordeaux lu olarak chocolatine ve pain au raisin... Tanrı bu üçlüyü yarattı ve bunları leziz yapan Busetoyu! Teşekkürler tanrım!


Saturday, April 20, 2013

...

Son bir kaç aydır mideme yediğim yumruklar yumruklar... Son bir kaç gündür yediğim daha ağır yumruklar ve daha da ağırları... Ne derler bilirsiniz hisler ile yol almak iyi değil sonra hep üzülen sen hep kırılan sen... Bir de aptal gibi unutmaya çalışmalar, iyi olacak demeler... Ah be buseto kimi kandırıyorsun sen... Hep kırılan sen hep incinen sen hep ağlayan sen... Sonra yine kırılan sen yine ağlayan sen... Sonra da kabaran defterler...






Thursday, April 18, 2013

Parfois

Bazen her şey çok acımasız olabilir ya da çok yorucu ya da çok bıktırıcı ya da çok üzücü. Ya da bazen bir anda yıkılır kurduğun kaleler ya da dayanma gücün. Bazen gözyaşların fazla sıcak akmaya başlar, yanaklarında yara yapmasından korkarsın. Bazen boşluğa dalarsın dalarsın hep dalarsın. Ve bazenler bir anda artar, hayat durur durur seni sınar ve sende ona inat ayakta kalırsın. Ama yoruldum hayat bu bazenler çok sıklaştı. Beni sınamayı durdur başkalarına geç. Buseto çok yorgun, üzgün, canı acıyor, gözyaşları çok sıcak akmaya başladı. Başka bazene ihtiyacı yok, yeterince güçlendi. Yeterince yıprandı ve yeterince acıdı canı...



Wednesday, April 17, 2013

Pain perdu

Peki bu pain niye perdu? Bir yemeğe neden ekmek kayıp denir ya da biz neden onu Fransız tostu olarak çeviririz ve niye reçelli yumurtalı ekmek demeyiz. Ama tüm bunların içinde en ilginci bu pain neden perdu :) heralde bayat ekmekten yaptıklarını söylemek istediler. Henüz burada bir pain perdu yemedim ama cajou Kafe'de gözüme kestirdim. Hoş yumurtalı ekmek sevmem, hele ki şuruplu meyveli hiç sevmem ama bilirsiniz bazen sadece denemek gerekir. Siz de bir ilginçlik yapıp pain perdu yemek isterseniz yumurtalı ekmeğin üzerine reçel, bal, akçaağaç şurubu deneyin ve tabi ki meyveler. Bakın bakalım sonra ekmek kayıp olmuş mu :)






Monday, April 15, 2013

Kusmi tea

Kusmi ile ilk kez burada tanıştım aslında. İzmir de tea pot ta o kadar alışmıştım ki canım hep farklı çaylar istiyordu. Sonra bir gün kusmi nin dunyasına daldım ilk aldığım bien etre yani be good serisiydi. İçinde ki çayların genellikle bazı yeşil çay ve mateden oluşuyordu. İçlerinde bir de detox çayı var ki bana inanın kusmi de en çok tercih edilenlerden biri. Ama benim en sevdiğim boost. O dünyaya girdiğinize o minik kutular ya da büyük kutular, yapraklar, çay aksesuarları sizi içine çekiyor ve kahve halkı olan Fransızların aksine harika bir Fransız çay evi olarak varlığını sürdürüyor. Yoksa siz hala kusmi nin dünyasına dalmadınız mı?



Wednesday, April 10, 2013

Croquembouche

Bu hayatta en çok öğrenmek istediğim seylerden biri de croquembouche yapmaktı! Ve oldu! Öğrendim. Artık buseto harika croquembouche ta yapabiliyor. Fransa da gittiğim kursu bulduğumda onlara ilk sorduğum şey croquembouche yapmayı öğrenecek miyiz olmuştu. Bana Nisan da var dediklerin de bu dünya da ki en mutlu insan olmuştum. Hayallerimin pastası olan croquembouche artık benim yapabileceğim bir tatlı olacaktı! Tüm kurs boyunca oldukça heyecanlıydım. Aslına bakarsanız croquembouche u oluşturma aşmasına gelinceye kadar yaptığımız her şeyi biliyordum ve bana bu bilmişliği sağlayan şey de yine Fransa da aldığım kurslar olmuştu! Birleştirme aşamasına geldiğimizde şaşkınlığım mutluluğum çığlıklarım tüm sınıfı kapladı! Buseto dev gibi bir croquembouche yapmıştı! Hayatının tarifini! Ve evet bu benim bordeaux da ki en güzel günüm!!




Thursday, April 4, 2013

I am out !

Yoruldum anlatabiliyor muyum? Çok ama çok yoruldum. Market listesi yapmaktan, alışveriş yapmaktan, yemek yapmaktan, anlamadığım derslerin anlamadığım sınavlarını olacak olmaktan, çamaşır yıkamaktan, bulaşık yıkamaktan, odamı temizlemekten, gezinmekten, fransızca konuşmaktan, fransızca duymaktan, yalnızlıktan, yeni arkadaşlardan ve yeni insanlardan, eskilerin olmayaşından, yeni yemekler keşfetmekten, alışkanlıklarımdan uzakta olmaktan, sevdiklerimi özlemekten, her şeyi özlemekten, çabalamaktan çok yoruldum. Artık yoruldum. Anlatabiliyor muyum? Çok çok fazla yoruldum. Artık ben oynamıyorum.




Wednesday, April 3, 2013

Time for Pancake!

Sevgili çok lokum fransızlarımın krepleri varsa evet benim de Pancake im var! Ve evet Pancake daha güzel. Nedense ben krep yemekten hiç hoşlanmadım ve hiç de hoşlanmıyorum. Nedeni belirsiz ama sevmiyorum işte. Yapışık mı geliyor desem sanki pişmemiş sanki yumurtalı inanın bilmiyorum. Bildiğim tek şey anlaşamıyoruz. Ama canım lokum fransızlarım krebin dibine vurmaktalar. Hoş kendileri yapmazlar marketten sokaktan almayı tercih ederler ya orası ayrı. Neyse konumuza dönelim. Dün harika bir Pancake günüydü. En harika olan ise tabi ki yanında ki akçaağaç şurubuydu :) bakın bakalım siz soframızı ve Pancake günümüzü nasıl bulacaksınız. Ve evet dostum pekten öğrendiğim bu leziz tarifte bir gram bile yağ yok ama yanında yedikleriniz de olmadığını asla söyleyemem. Bises...



Tuesday, April 2, 2013

çikolataaa!

Sanırım bugüne kadar aldığım en tatlı kurstu diyebilirim. Belki de en uzun. Tam 6 saat boyunca çikolatadan figürler yapmak için uğraştık ve öğrendiklerim başka yerde bulamayacağım pahabiçilemez bilgiler oldu benim için. Sizinle de bu harika kurstan resimler paylaşmak istedim. Çok zor ve yorucu olan ama sonucuna bayılacağınız paskalya çikolataları kursum! Bordeaux da kendimi fransız tatlıları konusunda oldukça geliştirdiğimi söylersem yalan olmaz. Pazartesi en merakla beklediğim kursuma gideceğim heyecan dorukta. Sonucu bekleyin. Bonne chance buseto :)