Tuesday, July 22, 2014

les tilleuls


Les tilleuls sentent bon dans les soirs de juin!
L'air est parfois si doux, qu'on ferme la paupière!
Le vent charge de bruits, la ville est pas loin.
A des parfums de vigne et des parfums de bier..
Vous etes amoureux. Loue jusqu'au mois d'aout.
Vous etes amoureux. Vos sonnets le font rire.
Ce soir la.. Vous rentrez aux cafes éclatants.
Vous demandez des bocks ou de limonade..
Les tilleuls sentent bon dans les soirs de juin.
L'air est parfois si doux, qu'on ferme la paupière..


C'est un toujours plaisir avec Rimbaud

Friday, July 18, 2014

alacakaranlık

 
Alacakaranlıktan hep çekinirdim, hep çekindim.
Güneyden çıkarken hep, yolda bir ufak kasaba vardı. Nedense hep alacakaranlıkta geçerdik ordan. Eski bir köprüsü vardı taştan, altından geçerdi yol ve ben hep korkardım ordan. Yıllarca.. Bilmem ki belki de hayal gücümle yaratırdım orda yaşananları, o koca taştan evdeki hayali karartıları.. Hep alacakaranlıktı. Sabaha karşı çıkardık yola ondan öte gelirdi. Babam korkuturdu bizi. Gece basmadan geçmeliyiz bu köprüyü derdi. Karanlık olmadan geçmeliyiz.. 
Belki de bundan öte gelir hep biraz çekindim alacakaranlıktan, oysa asla gecenin koyuluğundan değil. İnsanın kendisi ile yüzleşmesinin, yalnız kalmasının en zor olduğu gün anı olarak gördüm onu. Korktum.. 
Hatırlar mısın? Hep alacakaranlıkta ağlardın, dalardın, başını sarkıtırdın yataktan ve o dikey camdan dışarıya bakardın.. Aynı gökyüzü derdin aynı alacakaranlık. Bazen elinde ki o dev poşet kolunu ağırlığı ile keserken, tramvayın durağında ağlardın ya da usulca dalardın. Alacakaranlıktı.. 
Nedense sevmem alacakaranlıklarda kendimle başbaşa kalmayı. Şimdi bambaşka bir yerde yeni alacakaranlıkları yaşama zamanı. Hem belki de korkum, endişem; o köprünün altında gizlidir öyle değil mi? Ondan öte gelmektedir.. Yıllarca ordan alacakaranlıkta geçtiğimdendir..

Huzurlu Buseden düz gülümsemelerle..