Tuesday, December 30, 2014

Razıydık

Razıydık.. Biz razı olan insanlardık. Sorsan olmazmış gibi görünen, olmazmış gibi gerilen ama razı olarak seven insanlardık. Halbu ki o kadar basitti ki hayatımız, o kadar basitti ki arzularımız. Bir sobaya ekmek koymak isterdik misal, biraz kestane atmak. Okumak isterdik bir köşede, Gibran sevmiştik bu gece.. Razıydık. Olmazmış gibi görünen ama razı olanlardık, olandım..

Saturday, December 27, 2014

She was warm.
That’s how I remember her best.
Cuddling up to her from behind in the morning, 
making sure she was awake before I annoyed her. 
She’d giggle and pull her hand across my back.
I’d feel, her smiling, before I’d look and see it.
She loves me, I always know.

Thursday, December 25, 2014

Bir buket çiçek

Her cumartesi akşamı dönerken eve bir  buket çiçek alırım ben kendime. Nedendir bilmem bu israfım. O kadar sıcaktır ki evim dayanamazlar bir gece bile. Sabaha usulca solmaya başlamış yüzleriyle karşılaşırım. Yakınırım, ben aldım diye mi bu tavır derim. Almamalıydım. Sonra sonra yangın merdivenine koymaya başladım onları. Alıştılar zira yeni buket gelene kadar dayanır oldular. Uyanır uyanmaz mor perdemin arkasından bana bakıp durdular. Hiç çiçek almamıştım belki bundandır, hani hep yoktur ve hep açtır ya insan bir şeye ben hep aldım. Her cumartesi akşamı tam 4 aydır, binmeden trene sağdaki büyük markete saptım. Biraz ekmek, bir minik peynir, dayanamayıp biraz çilek ve bir de bir buket çiçek aldım..



Monday, December 8, 2014

Dökülen yapraklara dökülen hayatlar karışmış..
Son bakışlar son olduğu bilinmeden buluşmuş..
Gidenlerin ardından tüm kara haberler pek tez yayılmış..
Fazlaydı bu sonbahar bu uzakta diyarda kara haberim, zira bedenim sıkışıp kaldı altında istemsiz. Kırıldım kırılıcam, parçalandım parçalanıcam diye beklerken kayıpların acısında kayıpların gücündeyim..
Zira yorgunum zira üzgünüm bıraktığımı yerinde bulamayacak olmanın acısındayım..
Tez zaman sonra tez yayılan kare haberi anlayacak olmanın darlığındayım..
Gerilip kalmış omuzlarım..
Zira yorgunum Olric.
Çok bu sonbahar kaybım...

Thursday, December 4, 2014

Run


The art of running away is finding places where you have space. Where normal is a different size or shape or color, so you can grow new edges, so you expand into new corners you didn’t know were available. You are still you, but your definitions for normal and special change, so you can find places where you fit better, or belong more. If you are really lucky, you can find your home, the place that is just the right shape and size for you. I haven’t found that yet, and I am not sure I am supposed to. I do know that I have found places with fewer boundaries, so I can be more me, more of the time. I can relax about not being normal and find more joy in being my true self.
 
So run, bless you, run!