Monday, February 4, 2013

Paris

Paris Paris Paris... Paris'in en sevdiğim yanı anneme ve aileme kavusturmasiydi beni! Ne kadar da ozlemisim! Nasil da mutlu oldum. Yaşadığım huzur, rahatlık, mutluluk. Havaalanında beni bekleyen ailem. Annem! Bade, can, teyzem... 
Ve Paris Paris...
Kalabalık, kaba, yogun, yorgun, kosturmacali, gergin...
Tarihi, güzel , her yeri bir kare, renkli, karışık , karmaşık...
Sanırım ressamlar tepesine çıkmamış olsaydım gercekten sevmeyecektim Parisi inanın Bordeaux yu özlemiştim. Ta ki o harika tepeyi ,o harika ressam manzaralarını, o harika dar sokakları görünceye kadar. Eiffel bile o kadar ilgimi çekmemişti aslında. Belki de en cok ilgimi çeken yer disneyland di! O harika dunya. O renkler, o nese... Nasılda boyle bir dunya yaratabilmisler! Bence bu hayatta herkesin Görmesi gereken bir yer belki de bir kac kere görmesi gereken bir yer.
Eiffelin heybeti, gicirtisi; ladureenin mükemmelliği pierre hermeyle rekabeti; disneyin renkleri; champs elysees nin lukslugu, taksicilerin kabalığı, Parisienne olmanın burnu havadaligi... Paris Paris Paris... Bana aynı istanbula gittiğimde izmiri özlediğim gibi sana geldigimde de Bordeaux yu özlemeyi ogrettin. Her seye rağmen a bientot ;)