Saturday, January 24, 2015

Badem kayık



Huzurumda korkularım vardı. Buseydim ben, korkardım. Balıktım, unutmazdım. Bir keçe broşum vardı. Sonra minik bir kayık koydum suya. Aslında sakindi sularım. O kadar dalgalandı o kadar dalgalandı ki, o kadar su aldı ki benim badem ağacından yapılmış kayığım, o kadar ıslandı ki, zar zor geri aldım. Ellerimde baktım, kuruttum. Yeniden cilaladım. Başka bir suya gitmem lazım dedim sonra. Bu deniz de artık yapamıyorum. Keçe broşumu aldım, kayığa bu sefer kendimi de kattım. Açıldık, açıldık sonsuza. Açılırken, varken aklımda kendi kurtuluşum, dev vedalarım da oldu benim, gökyüzüne uğurladığım, güneşe bakakaldığım. Bu su benim değil şimdi, upuzak çok yabancı bir sudayım. Kimseyi tanımıyorum yan kayıkta ki, belki bu sebepten su almıyorum artık. İçim acıdığında cilalara bakıyorum, badem ağacına kendi ellerimle attığım cilalarıma. Ama işte Buseyim ben, korkuyorum..