Wednesday, May 28, 2014

changer


Des que je pense que je change,
il faut bien que je pense que
c'est moi le meme qui change


Tuesday, May 20, 2014

Kayık



Ve oysa ki nankörmüşüm bende. Hem kendime, hem yaşama, hem yaşadıklarıma, hem de yaşattıklarıma karşı.. Herkes kadar nankörmüşüm ya da herkesten az ya da hayır herkesten fazla hem fark eden de bir şey yok aslında. Tek önemli olan nankörlük terimimmiş belki de. Başkaları da nankör müymüş? Bilmem. Bilmek de istemem. Oysa ben, kayığa atlamışım yanıma bir anlam alıp açılmışım. Karadan uzak. Yanımda taşımak istediğim anlam neyse onunla. Karada zıplayanlardan, elleri kollarıyla çırpınanlardan uzak. Bakmadan. Belki de bakamadan. Binlerce anlamınızdan, binlerce anlamımdan hangisini istemişse gönlüm onu almışım. Kayığıma binip açılmışım..



Saturday, May 10, 2014


Çünkü korkuluk olmaya karar verdim. Çünkü süt var. Çünkü seviyorum.





Wednesday, May 7, 2014

Mum


Ve sanki, hayatımı oturmuş dışarıdan izleyen bir göz gibiydim. Hani bazen güzel bir kahve içmektir amacınız ve kurulmuşsunuzdur ya yol kenarında ki masaya. Biraz gazete kurcalamak varken dalarsınız ya insanlara. Bakarsınız, müdahale etmez görürüsünüz. Anlayamaz ama yargılarsınız. İşte öylece dik dik, sıcak ya da soğuk ya da sadece anlamsız bakarsınız. Ve nedense sanki bu kadar çok şey yapmaya çalışıp bir sayfayı çevirmeye çalışırken tüm bunlara dışarıdan bakan bir ben var burda. Oturmuş hayatım dediği yolun kenarına, öylece bakıyorum. Biraz yoğun belki han bu aralar. Gelen, giden, yaşanan, yaşanmayan, yaşanması planlanan... Bakıyorum. Yuvarlak gözlüklerimi takıyorum arada güneş çok yoğun. Bazı günler kapşonumu geçiriyorum başıma hava çok soğuk. Bazense öyle durağan ki kendi nefesimden medet umuyorum. Kitap okuyorum, bağdaş kuruyorum, mum aranıyorum. Nedense yürümektense biraz ağacın altına sığınıp dinlenmeyi istiyorum. Biliyorum yürümeye başladığım an yine her şey düzelicek. Ama bu gece yine mum aranıyorum. Mum seviyorum.

Buse 



Monday, May 5, 2014

Geçti


Oysa her şeyin geçebildiğini görmek güzeldi. 
Bakın yanınızdan biri geçti. 
Sadece geçti. 
Belki bir taşıttaydı, belki yayan, belki içinizde, belki dışınızda; fark etmez ki usulca geçti. 
Kötü bir gece geçti, güzel bir sabah geçti. 
Yağmur vardı geçti, sıcaktı geçti. 
Ağlamıştınız geçti, gülmüştün o da geçti.
Zaman geçti. 
Turuncu ayakkabı giymiş biri geçti.
Oturmuşum kahvenin köpüğünü parmaklıyorum, parmaklarımı yalıyorum. 
Ve parmaklarımda ki köpükler geçti. 
Sonra düşününce belki bu devinim de güzeldi. 
Geçenleri görüp geçtiklerini anlamak ve köpüğü parmaklamak, bu geçme deviniminin tadına varmak. 
Parmaklanan kahvelere.

Buse 


Sunday, May 4, 2014

yaşam


Yaşam bize pek aldırmaz gibidir. 
Yaşadığımız kadarı bile. 
Ama yine de, yüzümde bir gülümseme..
Hem yaşam usulca düz dudaklarla gülümseme belki de.